Fransız yönetmen Luc Besson’un en son filmi Lucy’de, genç bir kadın (Scarlet Johannson) uyuşturucu mafyası tarafından tuzağa düşürülür ve taşıyıcılık yapması için bedenine yeni ve güçlü bir sentetik uyuşturucu yerleştirilir. Ancak uyuşturucu midesinde sızıntı yapar ve vücudunda meydana gelen değişiklikler, zihninin %100 potansiyelle çalışmasıyla sonuçlanır. Zihni %100 çalışan Lucy, artık insan üstü güçlere sahiptir.
İnsan beyin potansiyelinin ne kadarı kullanabiliyor? Araştırmalar %0,5 ila %10 arasında rakamlar bildiriyor. Beyin potansiyelinin %10’unu kullanarak bugünkü yaşam düzeyine ulaşılabildiysek, %100’ünü kullanırsak neler olur?  Film, bu sorudan yola çıkmış.
Lucy, bir bilim kurgu filmi. Ama bilişsel yetenekler üzerinde günümüzde yapılan genetik çalışmalar, bilim kurgu ile gerçeklik arasındaki çizgiyi giderek inceltiyor: Son araştırmalara göre, insan DNA’sındaki varyasyonlar ideal biçimde birleştirilirse, dünya üzerinde bugüne dek görülen en yüksek IQ düzeyinden kat kat yüksek IQ düzeylerine ulaşmak mümkün olacak: Araştırmacılar, 1000 IQ puanı gibi bir rakamdan söz ediyorlar.
Diğer bir deyişle, Lucy bugün patlamış mısır eşliğinde izlediğimiz heyecanlı bir bilim kurgu filmi gibi görünse de, bir yerlerde yapılan araştırmalar, bilimin kurgusunu gerçekliğe dönüştürme yolunda… Dahi denilince akla ilk gelen isimlerden Einstein’in IQ’sunun 160-190 puan aralığında olduğu tahmin ediliyor. Bugünden bir örnek vermek gerekirse, 1975 doğumlu Terence Tao adındaki matematik dehasının 225-230 IQ puanı düzeyinde olduğu söyleniyor. Bu durumda 1000 IQ puanının ne derece yüksek olduğunu hayal edebiliriz… ya da hayal bile edemeyiz demek herhalde daha doğru olur.
Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler ve modeller geliştikçe, bu teknolojilerin insanların üremesinde de uygulanması bekleniyor. Örneğin anne babaların çocuklarının IQ skorlarını doğuştan 15 puan ya da daha fazla yükseltmesi gibi bir durum olabileceğinden söz ediliyor. 15 puan nasıl bir fark yaratır? IQ testi genellikle okul başarısını tahmin etmede iyi bir ölçüt, çünkü fen, matematik, dil gibi okulda önem verilen alanlardaki potansiyeli ölçüyor (ya da ölçmeye çalışıyor). Dolayısıyla IQ skoru doğuştan yükseltilen çocuğun okuldaki başarı şansı da epey yükselmiş oluyor. Okulda başarı hayatta başarıyla eş anlamlı olmamakla birlikte, herkesin çocuğu için isteyeceği bir durum olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Tabii bu durum akla etik soruları getiriyor. Böyle bir teknoloji geliştiğinde buna kimler erişecek? Bu teknoloji çok da uzak olmayan bir gelecekte erişilebilir hale geldiğinde, buna ilk erişim sağlayacak olanlar, dünyanın en zengin ve güçlü seçkinleri olacak…
Güç kimin elinde? Vicdanın ve etik değerlerin eşlik etmediği salt güç son derece tehlikeli… Güç sahibi olan aynı zamanda vicdan sahibi mi? IQ puanı yükseltilmeye çalışırken duygusal zeka, empati, vicdan skorları ne durumda?
Kısacası, biz hala tangonun zina olup olmadığını tartışıp, (ne alakaysa) bilmemkimi sünnet eden usturaları sergilemeye kafa patlatırken, birileri bir yerlerde dünyanın kaderini değiştirecek gen değiştirme teknolojileri üzerinde harıl harıl çalışıyor.
Bu çok korkutucu… Gerçi bir gün güçlü bir el gelip tango zinadır diyen, tecavüze uğrayan kadınları idam eden, daha bilumum rezilliğe imza atan sapkın beyinleri çıkarıp bir IQ ayarı çekip tekrar yerine taksa hiç itirazım olmaz. Güç sahibi beyinsiz ve/veya vicdansızlara karşı kullanılacak her türlü teknolojik gelişme insanlığa verilmiş bir hediyedir.