2004’ten bu yana Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Okul Öncesi Eğitim Programı’nda üstün yetenek konusunda dersler veren, “Her Çocuk Üstün Yeteneklidir” kitabının yazarı Dr. Bahar Eriş; tüm annelerin en çok merak ettikleri sorulardan biri olan “bebeğimin zekasını nasıl geliştirebilirim?” sorusunu 10 madde ile cevapladı.
1. Bebeğinizle bol bol konuşun!

  • Araştırmalara göre, çocuğun zekasını en çok geliştiren aktivite onunla etkileşim halinde olmaktır.
  • Bebeğinizle ne kadar konuşursanız sözcük dağarcığını o kadar geliştirirsiniz.
  • Bebeğiniz, onunla konuşurken, dilin yapısındaki örüntüleri daha çok duyar ve böylece dil gelişimi hızlanır.
  • Meaningful Differences adlı kitabın yazarları Hart ve Risley, bir araştırma yapmışlar:  Araştırma, erken dönemde aile içindeki konuşmayla, sonraki dönemde başarı arasında bir ilişki olduğunu gösteriyor.
  • Araştırmada çocuğuyla daha çok konuşan ailelerle az konuşan ailelerin çocukları karşılaştırılmış: 4 yaşına gelindiğinde, arada toplam 32 milyonluk bir sözcük dağarcığı farkı varmış! Bu, müthiş bir IQ (zeka puanı) avantajı demek, çünkü
  • IQ testi, sözel yetenek potansiyelinin de ağırlıklı olarak ölçüldüğü bir test.
  • Peki ne mi konuşacaksınız?
  • Oyuncağından battaniyesine, biberonundan patiklerine her şeyi konuşun. Sizinle iletişim kurmaya çalıştığında da sesli olarak tepki verin ve iletişimi sürdürün… “Biberonunu mu istiyorsun?”, “Battaniyen çok mu sıcak?” gibi…
  • Konuştuğunuz sözcük sayısı kadar, sözcüklerin zorluk derecesi ve çeşitliliği de zeka gelişiminde önemlidir. Ne kadar çeşitli sözcükler kullanırsanız, çocuğun sözcük dağarcığı da o kadar genişler.
  • Mesela geçen her arabada “Bak araba geçiyor” demek yerine, “Bak, kırmızı  dizel motorlu bir araba geçiyor” diyebilirsiniz. 3 yaşında dizel motor diyebilen çocuk bunu doğuştan genetik avantajı olduğu için söylemez. Ailelerinden ve çevreden duydukları için bu tür sözcüklerle konuşurlar.
  • Konuşurken sözü geçen objelere parmağınızla işaret ederseniz, bebek dili daha hızlı öğrenir.
  • Yeni sözcükler bulmakta güçlük çekerseniz, kitaplara başvurabilirsiniz.

2. Bebeğinizi sevmek IQ’sunu artırır ve stresini azaltır!

  • Bebeğe sevgi ve ilgi göstermenin IQ’yu artırdığına dair pek çok araştırma vardır.
  • Fare araştırmalarında, annesinden sevgi gören farelerin daha meraklı, daha sağlıklı, daha atılgan, daha öz kontrollü oldukları ve daha uzun yaşadıkları ortaya çıkmaktadır.
  • Aynı şey, insan yavrusu için de geçerlidir. Bağlanma teorisinin babası John Bowlby’e göre, anne çocuk arasındaki bağlanmanın %75’i 0-2 yaş arasında gerçekleşir. Bu bağlanma güvenliyse, bebekte kendine güven, girişkenlik, ruhsal ve fiziksel sağlık da pozitif yönde gelişir. Güvenli bağ, çocuğun ileriki dönemlerde sosyal ilişkilerini de olumlu etkiler. Bütün bunlar zeka gelişimine  olumlu yansır.
  • Yani erken dönemde annenin sevgisi ve ilgisi ileride davranışsal ve biyolojik olarak inanılmaz farklar yaratmaktadır.
  • New York Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, 1200 bebek doğumdan itibaren takibe alınıyor. 7 aylıktan itibaren her yıl, bebeklerin stresli durumlardaki kortizol düzeyleri ölçülüyor. Bu şekilde bebeğin stresle nasıl başa çıktığı gözlemleniyor.
  • Çevresel riskler, aile içinde çalkantılar, yoksulluk gibi olayların çocukların stres düzeyi üzerinde büyük etkisi olduğu görülüyor: Ama sadece anneleri ilgisizse. Annenin ilgili olduğu senaryoda, bu etkiler neredeyse tamamen ortadan kalkıyor.
  • 20 yıldır yapılan araştırmalar aynı sonuçlara ulaşıyor: Olumsuz durumların yarattığı olumsuz etki annenin ilgisi ve sevgisiyle birlikte neredeyse tamamen ortadan kalkıyor!

3. Bebeğiniz yaratıcı oyuncaklarla oynasın!

  • Bebeğinizle oynamak kadar onlara keşif ve merak duygusunu yaşatacak ortamlar ve oyunlar sunmak da gerekir. Bu, ilgilerini daha uzun süre ayakta tutar. İlgi uzun sürünce daha etkin bir öğrenme gerçekleşir.
  • Çocuklarınıza elektronik oyuncaklar almak yerine, merak ve yaratıcılığı geliştirecek oyunlar alın. Çocuklar genellikle oyuncaktan çok oyuncağın paketiyle oynamayı seçer: Bir Barbie bebek, yaratıcı düşünceyi yer bırakmadığı için hayal gücünü köstekleyebilir. Oysa bir oyuncak kutusu, hayal gücü geniş küçük bir çocuğun elinde sayısız kimliğe bürünebilir.
  • Çocuk böylece hem oynadığı oyundan daha çok zevk alır, hem de yaratıcılığı desteklenir.

4. Bebeğinize TV izlettirmeyin!

  • Amerikan Pediyatri Derneği, 0-3 yaş arası TV izlemeyi kesinlikle men ediyor!
  • (3-8 yaş arası da ancak makul sürelerle TV izlenebilir diyor)
  • Peki TV neden zararlı? Çünkü bebek TV karşısında pasif halde oturur. Oysa aynı sürede kendisini aktif kılacak çok daha basit başka bir uğraş üzerinde çalışmak, bebeğin becerilerinin daha da artmasını sağlar. Yürümek, etrafta dolaşmak, bir şeyleri kurcalamak, babası ya da annesiyle konuşmaya çalışmak ya da oyun oynamak gibi faaliyetler zekâ gelişimi ve sözcük dağarcığı üzerinde çok daha olumlu etki yaratır.
  • Ayrıca çocuk ekrana bağımlı hale gelirse bedeni hareketsiz kalır. Hareketsizlik ileride obezite ve hiperaktivite gibi durumları da tetikleyebilir.

5. Bebeğinize bol bol kitap okuyun!

  • Evet, kitap okumaya bebeklikten itibaren başlayabilirsiniz!
  • Bebeklik döneminde bebeğin duyularına hitap eden küçük, kalın, kolay tutabileceği, farklı dokuları hissedebileceği kitapları tercih edin. Kitabın resimlerine bakarken bebeğinizle resimlerle ilgili konuşabilir, parmağınızla işaret edebilir, dikkatini çekmek için sözcükleri melodiye ya da şarkıya dönüştürerek okuyabilirsiniz.
  • Amerikan Pediyatri Akademisi’nin tavsiyesi 6 aylıktan itibaren her gün düzenli olarak kitap okunması yönünde. Hatta hamilelik döneminden itibaren bunun yapılmaması için herhangi bir neden yok. Erken dönemde çocuğa kitap okumaya başlamak, en güvendiği ve sevdiği yetişkinin sesi ve sıcaklığı ile kitap okuma arasında ilişki kurmasını sağlar, dolayısıyla okumayı sevmede ilk adım atılmış olur.
  • Okul öncesi dönemde çocuğa kitap okurken ucu açık sorular (Cevabı evet veya hayırın ötesine geçen, neden, nasıl tarzı sorular) sormak çocuğun anlama ve kritik düşünme becerilerini geliştirecek, ilgisini artıracak, sözcük dağarcığını zenginleştirir. Örneğin “Sence bir sonraki adımda ne olacak?”, “Karakter sence neden böyle yapmış olabilir?” ya da “Senin başına hiç buna benzer bir olay geldi mi?” tarzı açık uçlu sorularla düşünmeyi destekleyebilirsiniz.
  • Bütün bunların sonucunda kitap okuyan ve okunan çocuklarda IQ skoru daha yüksek çıkacaktır, çünkü IQ skoru sözel beceriyi de ölçer.

6. Bebeğin odasını zekasını geliştirecek biçimde düzenleyin!

  • Bebeklerde zeka gelişimi konusunda uzman John Medina, bebeğin odasındaki olmazsa olmazları şöyle sıralıyor: “Birçok farklı seçenek olmalıdır. Resim yapmak için bir köşe, boyama köşesi, müzik aletleri, kostümler, bloklar, resimli kitaplar, Lego tipi oyuncaklar…”
  • Okul öncesi sınıfları da genellikle bu şekilde farklı köşeler halinde düzenlenir. Çocuk istediği seçenekle özgürce ve güven içinde oynayabilir.
  • Böylelikle çocuğun neyle daha çok ilgilendiğini gözlemleyip keşfetme olanağınız olur. Unutmayın, çocuğun tutku duyduğu alanı bulmak için en önemli şey dikkatli gözlem! Kısacası ne kadar zengin seçenek varsa o kadar iyi. Seçeneklerin fakir olduğu ortamlarda gelişen çocukların zeka gelişimi de sekteye uğrar.

7. Bebeğin sağlığını ihmal etmeyin!

  • Zeka gelişimi çok boyutludur. Sağlıklı beslenme de bu boyutlardan biridir ve çok önemlidir. Bebeğinizin doktor kontrolünde, doğru şekilde beslenmesi, zeka gelişimi açısından büyük fark yaratır.
  • Bebeklikte anne sütü zeka gelişiminde önemli rol oynar. Araştırmalar, anne sütünün daha yüksek IQ ile ilişkisi olduğunu ortaya koymaktadır. Aynı zamanda emzirme, çocukla iletişim kurmak için de harika bir fırsattır: Bebeği emzirirken onunla konuşmak, onunla fiziksel temas halinde olmak, şarkı söylemek, zekayı geliştiren aktivitelerdir.
  • Bebeğin sağlık kontrollerini ihmal etmemek de bir diğer önemli noktadır. Örneğin erken dönemde işitmeyle ilgili bir problem daha sonraki dil gelişimini olumsuz etkileyebilir. Bu da zeka puanına olumsuz yansır. Bu tersine dönmeyecek bir durum değildir ama erken müdahale her zaman için daha olumlu sonuçlar verir.

8. Bebeğinizle dışarı çıkın!

  • Bebeğinizi dışarı çıkardığınızda etrafınızda gördüğünüz şeyleri anlatmak zekasını geliştirir. Bak küçük köpek geçiyor, itfaiye arabası kırmızı, ambülansın sesini duydun mu gibi gözlemlerinizi bebeğinizle paylaşın.
  • Süpermarket ortamı da son derece zeka geliştirici olabilir! Çünkü süpermarket; renkler, sesler, dokular, yüzlerle dolu rengarenk bir ortamdır. Bebeğiniz uyaranlarla dolu bu ortamda hem eğlenir hem de öğrenir. Siz de bir taraftan alışverişinizi yapabilirsiniz!
  • Bebeğinizin sandalyesi hep aynı yöne doğru olmasın, bir süre sonra diğer yöne de çevirin. Böylelikle döndüğü yönde yepyeni uyaranlar görür, bu da zeka gelişimine olumlu bir katkıdır.

9. Çocuğa kendi davranışlarınızla model olun!

  • Çocuklar en fazla model alarak öğrenir. Örneğin, çocuğa kitap okumasını söylemektense çocuğun model alacağı şekilde kitap ya da başka bir şey okumak çocuğun bunu benimsemesi ve alışkanlık haline getirmesinde çok daha etkilidir.
  • Çocuğunuzun sorumluluk almasını istiyorsanız siz de evde sorumlulukları paylaşın. Bütün bunlara ne kadar erken başlarsanız, çocuk da bu davranışları o kadar erken içselleştirir. Çünkü: Ağaç yaşken eğilir!

10. Unutmayın; zeka, sadece genlerle ilgili değildir!

  • Zeka gelişimi için elbette genler önemlidir, ancak genler her şey değildir.
  • Genleri tohum gibi, verdiğiniz desteği tohumun ekildiği toprak gibi düşünün: Toprak iyi kalitede değilse en kaliteli tohum bile güzel gelişemez ama toprak kıvamındaysa, daha düşük kalitede bir tohum olabileceği en iyi düzeye ulaşabilir. Öyle ki, kötü toprakta yetişen iyi tohumu bile geçebilir!
  • Önemli olan genlerin çevre ile nasıl etkileşime geçtiğidir.
  • Çocuklar ancak ailelerin ilgisi, sevgisi, desteğiyle ve iyi bir eğitimle potansiyellerini gerçekleştirebilirler.