Finlandiya eğitim sistemi, başarısını dünyaya kanıtlamış bir sistem.
 
Bunun en temel sebeplerinden biri, öğretmene verilen değer.
 
Bu sözde bir değer değil. Finlandiya’da öğretmen olmak “doktor ve avukat olmak kadar” değer görüyor.
 
Neden?
 
Bir kere öğretmen olmak çok zor. Yani “hiçbir şey olamazsan öğretmen olursun” mantığı yok. Master diploması olmayan öğretmen olamıyor. Mesleğe girişin zor olması, mesleğin değerini arttırıyor. Kaliteyi de arttırıyor. Öğretmen kalitesi yüksek olunca, eğitim kalitesi de yüksek oluyor.
 
Çok çalışman gerekiyor öğretmen olmak için. Çok iyi eğitimli olman gerekiyor. Çok iyi gerekçeler sunman gerekiyor.
 
Çok saygın bir meslek. Ücretleri de saygınlığıyla bağdaşır düzeyde. Finlandiyalı öğretmenlerin iş çıkışında geçim derdiyle ek işlerine koşturmaları gerekmiyor.
 
Finlandiya’nın eğitim sisteminin mimarlarından Pasi Sahlberg, geçtiğimiz yıl Bahçeşehir Üniversitesi etkinliği kapsamında Türkiye’de bir konuşma yapmıştı.
 
Sahlberg, konuşmasında ilginç bir anekdot paylaştı.
 
Bir öğretmen adayı, master programını başarıyla tamamlamış. Her türlü sınavı en iyi şekilde geçmiş. Öğretmenliğe bir adım kala, mülakat için bir komisyonun karşısına çıkmış.
 
Komisyon üyelerinden biri, görüşmenin sonunda kıza şu soruyu sormuş:
 
“Peki neden öğretmen olmak istiyorsun?”
 
Kız hemen cevap verememiş. Bir şeyler gevelemiş.
 
Öğretmen olarak kabul etmemişler. “Git, düşün, istersen seneye tekrar gel” demişler.
 
Neden öğretmen olmak istiyorsun? Bunun cevabını bilmek bu kadar önemli işte.
 
Üniversitede verdiğim bazı derslerde bu soruyu öğretmen adaylarına sorduğum olmuştur.
 
Gelen cevapların büyük bir çoğunluğu “puanım buna yetiyordu” ve “ailem böyle istedi” şeklindedir. Çok az öğrenci “çocukları seviyorum” diye cevap vermiştir.
 
Bugüne dek “öğretmeye büyük bir tutku duyuyorum” cevabıyla şahsen karşılaşmadım.
 
Acaba neden?
 
Türk Eğitim-Sen’in 21.000 öğretmenle yaptığı bir anketin sonuçları geçen gün açıklandı.
 
Buna göre öğretmenlerin %56’sı istifa etmeyi düşünüyor.
 
3’te 1’i ek iş yapıyor.
 
Ek iş yapanların 3’te biri ayrıca özel ders veriyor.
 
%21’i çiftçilik, %8.3’ü boya badana tamirat yapıyor. Liste bekçilikten aşçılığa başka birçok ek işi içeriyor.
 
%34’ü ekonomik ve mesleki sorunlar nedeniyle psikolojik rahatsızlık yaşadığını beyan etmiş.
 
Psikolojik sorunlar nedeniyle %36.6’sı ilaç tedavisi görüyormuş.
 
Çocuklarımızı eğiten insanlardan söz ediyoruz.
 
Türkiye’de öğretmenlere neden öğretmen olmak istiyorsun sorusunu biraz değiştirerek sormak mantıklı görünüyor.
 
“Neden öğretmen istiyorsun. Aklını mı yitirdin?”
 
Sana hak ettiğin maddi ve manevi değerin verilmediği bir ortamda, geçimini sağlayamadığın bir işte, sistemin çarpıklığıyla boğuşarak çalışacaksın…
 
Buna karşın her sabah pırıl pırıl gözlerle, koşa koşa öğrencilerine giden öğretmenler var bu ülkede.
 
Tutku böyle bir şey. Bir çeşit delilik. Tutku, kim ne derse desin, şartlar ne olursa olsun, amacının peşinden gitmek…
 
Bu ülkede çocukları gerçekten sevdiği için, eğitime aşık olduğu, tutku duyduğu için her olumsuz koşula karşı varla başla çalışan öğretmenler var.
 
Tüm güçlüklere rağmen, bir çocuğun hayatında fark yaratmak için varını yoğunu ortaya koyan öğretmenler var.
 
Değirmene karşı savaşan Don Kişotlar onlar…
 
Bugün onların günü.
 
Öğretmenler Günün kutlu olsun, kıymetli öğretmenim. Bizi affet.