Sevgili Beyin,
Bu mektubu bir dostun olarak yazıyorum. Seni bu aralar pek bir sessiz görüyorum. Küskün gibisin.Haklısın. Bugüne kadar hakkında çok atıp tutuldu. Öyle ki, bunlara kendin de inanır oldun.
Bugüne kadar sana “kapasiten bu kadar” dediler. “Daha fazla zorlama. Zorlasan da yapamazsın. Doğuştan bu işler. Uğraşsan da gelişemezsin. Değişemezsin. Neysen osun” dediler. Seni çaresizliğe ittiler. Küstürdüler. Bugüne dek hep bu “öğrenilmiş çaresizlik” duygusu içinde yaşadın.
Ama sana bunları söyleyenler yanlış biliyordu, sevgili dostum. Bazıları buna çok pişman, bazıları hala ısrarla aynı şarkıları söylemeye devam ediyor.
Sen sen ol, gelişimine karşı olan kötücül zihniyetlerden uzak dur! Onların kimseye bir faydası yok.
Artık seninle ilgili yepyeni bilimsel araştırmalar var. Hem teknoloji de gelişti. Görüntüleme teknikleri sağ olsun, artık tüm boyutlarınla seni görebiliyoruz. Bu daha başlangıç, zamanla seni daha da iyi anlayacağız. Affettireceğiz sana kendimizi.
Sen de artık olumsuz düşüncelerin hepsini geride bırakmalısın.
 
Sen organların Ajda Pekkan’ısın!
 
Sevgili Beyin,
 Sen nesin biliyor musun?
 Sen “nöroplastik”sin. NÖ-RO-Pİ-LAS-TİK. Bu lafı iyi öğren, çok duyacaksın.
Sakin ol, kötü bir şey değil bu. Hatta muhteşem bir haber!
Şöyle anlatmaya çalışayım. Sen şimdi “ben bu saatten sonra değişemem” diyorsun ya. Doğru değil. Duyguların, düşüncelerin, davranışların, deneyimlerin hayat boyu seni değiştirmeye devam edecek.
Nasıl mı? Bulmaca çözmekten, müzik dinlemeye, yeni bir yere gitmekten, iskambil oynamaya kadar yaşadığın tüm yeni deneyimler, yaptığın faaliyetler yeni yeni sinir hücreleri doğuracak. O hücreler arasında yeni yeni bağlantılar kurulacak. O bağlantılar kuruldukça sen güçlenecek, evrilecek, değişeceksin! Şair diyor ya, “bir insanı sevmekle başlayacak her şey” diye; senin için de “yeni şeyler yapmakla başlayacak her şey”!
Kısacası sen organların Ajda Pekkan’ısın! Yaşlandığında bile güzelleşmeye ve üretmeye devam edeceksin! Üstelik sen plastik cerrahiye gerek duymaksızın “nöroplastik”sin!
 
Sevgili Dostum Beyin,
Yeni şeyler öğrenmek seni sadece aktif tutmuyor, hastalıklara karşı da koruyor, biliyor muydun? Kendini sürekli geliştirirsen Alzheimer’mış, unutkanlıkmış, bunlar yanından zor geçer. Zaten eğitim geçmişin de iyiyse, bu hastalıklara yakalanma şansın çok daha düşükmüş. Ben de yeni öğrendim. Kişinin eğitim altyapısı ne kadar kuvvetliyse, Alzheimer riski de o kadar düşükmüş.
Seni anlayabilmek için dünyanın nerelerinde ne araştırmalar yapılıyor bir bilsen! Mesela en son ta Minnesota’daki rahibelerle bile araştırma yapıldı: Bu rahibelere Alzheimer falan uğramıyor. Haliyle bilim insanları nasıl oluyor diye merak edip araştırdılar.
Ortaya ne çıktı biliyor musun? Bu rahibeler sürekli bulmaca çözerek, yapboz yaparak, iskambil oyunları oynayarak, güncel olayları tartışarak, türlü türlü zihinsel egzersiz yaparak senin hücreleri aktif tutmuşlar. Öyle tahtaya vurarak olmuyor bu işler. Aktif olacaksın.
 
Sevgili Dostum Beyin,
 
Londralı taksi şoförlerinin de sana selamı var. Sayende dünya çapında üne kavuştular. Londra deyince kraliçeden sonra şoförleri akla gelir oldu!
Bu şoförlerin beyinleri epey araştırıldı. Senin hipokampus yön bulmada çok etkili ya, daha uzun yıllardır şoförlük yapanların hipokampusları daha büyük çıktı!
Yani sen belli bir işi ne kadar uzun süre yaparsan, o kısmın o kadar gelişiyor. Kas gibi. Deneyimlerin beyni nasıl geliştirdiği işte ilk böyle görüldü. Nöroplastisitenin ataları Londralı şoförler!
Bir de dil öğrenmeye bak derim. Londra’da Institute of Neurology’dan yeni araştırmalar var. Buna göre yeni bir dil öğrenirsen güçleniyorsun. Gri madden çoğalıyor. Beyaz madden yoğunlaşıyor. Madde madde öğren bunları. Yani nöronların çoğalıyor, aralarındaki bağlantılar artıyor, zekan artıyor, performansın artıyor.
En güzeli de ne biliyor musun? Yaşın önemi yok, her yaşta oluyor bu! “Yaşlandım artık” bahanelerine sığınamazsın! Dil öğrenemem diyorsan her gün yeni kelime de mi öğrenemezsin? Yes, you can!
Bir de yapabilirsen bir enstrüman çal. Sen şimdi bilmezsin, senin içinde bir bölme var, adı “Heschl’s gyrus”. “Heşıl’ın cayrusu”. Ben de bilmiyordum zaten, ne yalan söyleyeyim. Neyse, isimlere çok takılmayalım. Sesle ilgili uyaranları burada işliyorsun. Profesyonel müzisyenlerde normal insanlara göre bu kısmın daha büyükmüş. Yani bir müzik aletiyle ne kadar çok pratik yaparsan bu kısım o kadar gelişiyor.
 
İşte bunlar hep nöroplastisite! Rahibesinden şoföründen müzisyenine nöroplastisite her yerde!
Enstrüman çalamam mı diyorsun? O zaman sudoku çöz. Bulmaca çöz. Yapboz yap. Yeni bir kitap oku. Eve hep aynı yoldan gideceğine farklı yollardan git. Her gün yeni bir kelime öğren. Yeni bir beceri edin.
Bunları yap, sonuçlarına inanamayacaksın. Hayatında öyle güzel değişimler yaşayacaksın ki, yeniden doğmuş gibi hissedeceksin. Gelip bana teşekkür edeceksin. Hiç gerek yok, dostlar bunun içindir.
Ben bir dostun olarak ancak bu kadarını yapabilirim. Yapılacaklar belli. Çok zor da değil. Gerisi sana kalmış.
Miyelinin bol olsun,
 
BİR DOST