Aşırı duygusal çocuk için neler yapabilirsiniz?
Yaklaşık 2 ay kadar önce Boğaziçi Üniversitesi’nde konuşmacı olarak katıldığım ÜYÇAP (Üstün Yetenekli Çocukların Aile Platformu) seminerinde, tanınan süreye göre biraz fazla sayıda slayt hazırladığım için her şeyi anlatamamıştım.Atladığım slaytlardan bir kısmı da üstün yetenek potansiyeli görülen çocuklarda aşırı duygusallık ile ilgiliydi.O gün seminere katılan velilere bu konuyu yazacağıma söz verdim. İki ay gecikmeli de olsa, bu yazıyla birlikte sözümü tutmuş sayılırım herhalde…Türk Üstün Zeka ve Eğitim Dergisi’nde (TÜZED) 2013 Aralık’ta yayınlanan bir çalışmada, çocukları üstün potansiyel tanısı almış ailelere, çocuklarında en fazla hangi konuda rehberlik ihtiyacı duydukları sorulduğunda, en çok verdikleri cevap “aşırı duygusallık” olmuş. (Bu arada dergiye ve tüm makalelere tuzed.org sitesinden ücretsiz olarak erişmek mümkün).
Üstün yetenekle ilgili yabancı literatürde de, aşırı duygusallık yaygın olarak ele alınan bir konu. Hatta üstün yetenekle gelen karakter özellikleri sıralanırken, aşırı duygusallık ve hassasiyet en tepelerde yer alıyor.
Araştırmalar, üstün yetenek tanısı alan çocukların, dünyadaki adaletsizlikler; insanlara ve canlılara zarar gelmesi; sınıf arkadaşlarıyla alay edilmesi; zorbalık; açlık, savaşlar, küresel ısınma gibi dünyayı tehdit eden sorunlar ve bu tarz olumsuzluklardan aşırı derece etkilendiklerini gösteriyor. Çocuk etraftaki sorunları, adaletsizliği görüp bu konuda birşey yapamamanın acısını çekebiliyor. Öyle ki, ailelerin filmleri ve bu tür haberleri doğrudan çocuğa izlettirmemesi, bir süzgeçten geçirerek izletmesi öneriliyor. Aksi takdirde çocuğun psikolojisi derinden etkilenebiliyor.
Genellikle, zeka düzeyi yaşıtlardan ileri olduğunda, çocuğun duygusal olgunluk anlamında da ileri düzeyde olacağına dair bir algı var. Bu doğru değil. Çocuk, zihinsel olarak yaşıtlarından ileride olsa da, genellikle duygusal olarak hala bir çocuk. Zihinsel olarak bir çok şeyi algılayabilirken, duygusal olarak bunlarla başa çıkma kapasitesinden yoksun olabildiği için, çok daha fazla etkilenebiliyor.
Aşırı duygusal çocuk için neler yapabilirsiniz?
• Çocuğun duygularını anladığınızı gösterin: “Çok hassassın”, “aşırı tepki veriyorsun”, “geçer” gibi ifadelerden kaçının; çünkü elinde olmayan bir durumsa, kendini çaresiz hissedebilir.
• Bizim kültürümüzde ve pek çok kültürde, erkeklere duygusallık yakıştırılmayabiliyor. Erkek çocuklarının da bu durumunu kabullenerek yaklaşmak, bunu bastırmaya çalışmamak çocuğun duygusal sağlığı ve gelişimi açısından çok önemli.
• Çocuğunuzla bir 1-10 puan arası bir “duygu skalası” hazırlayabilirsiniz. 1 puan, olabilecek en önemsiz olay, 10 puan da olabilecek en kötü şeyi temsil eder. Her puanın neye karşılık geldiğini siz çocukla birlikte belirleyebilirsiniz. Çocuk bir olaydan dolayı aşırı tepki verdiğinde, bunun önem derecesini o skalada puanlayabilirsiniz. Örneğin 10 puan “dünyanın sonunun gelmesi” ise, yaşadığı kötü olayın dünyanın sonu demek olmadığını bu şekilde görebilir.
• Bazen bu çocukların endişeleri geceleri uykularını bile kaçırabiliyor. Örneğin çocuk dünyadaki susuzluk tehdidi konusunda aşırı endişe duyuyorsa, kabuslar görebiliyor. Belki birlikte bu konuda gerçek hayatta fayda sağlayacak bir aktivite planlayabilirsiniz. Örneğin, arkadaşlarına ellerini yıkarken ya da dişlerini fırçalarken suyu boşa akıtmamalarına dair bir broşür, bir görsel, bir poster, bir sunum, bir video vs. hazırlayabilir. Böylelikle gerçek anlamda fayda sağlayabilecek birşey yaptığı için kendini daha iyi hissedebilir.Birkaç sene önce üniversitedeki öğrencilerimle, dönem sonu projesi olarak bu tarz bir çalışma yapmıştık: Üstün potansiyel tanısı almış çocuklar, üniversiteden abileri ve ablalarıyla eşleşerek, Boğaziçi Üniversitesi GETEM’de (Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Laboratuvarı) gönüllü okuyucu olmuşlar, görme engelli bireyler için teybe kitap okumuşlardı. Böylece sahip oldukları görme avantajını, aynı avantaja sahip olmayanlar için kullanmış, gerçek dünyada faydalı bir iş yapmışlardı. Bu tarz aktiviteler, “dünyanın onca sorunu var, ama ben hiçbir şey yapamıyorum” duygusunu hafifleteceği gibi, çocuklara sosyal sorumluluk duygusunu da aşılayacaktır.
• Çocuğunuzu dinlerken yargılamayın, lafını bölmeyin, öğüt vermeyin. Sadece dinleyin. Onu anladığınızı hissettirin. Bu, ona ve duygularına değer verdiğinizi hissettirir ve yatışmasına yardım eder.
• Öz disiplin için evde herkesin uyması gereken kural ve davranışlar belirleyin. Bu, duygusal kontrole de fayda sağlar.
• Güçlü bir duygusal gelişim için oyun, eğlence ve boş zaman gereklidir. Çocukları gereksiz aktiviteye boğmayın.
• Ayrıca yoğun duygularını resme, müziğe, günlüğe, bloga, fiziksel aktiviteye dökmek de daha iyi hissetmesini sağlayabilir.
• En önemlisi de, zihinsel olarak ne kadar ileride olursa olsun, henüz bir çocuk olduğunu unutmayın. Yetişkin tepkileri vermesini beklemeyin.Rasyonel bir dünyada yaşadığımız için, hassas ve duygusal olmak maalesef “sorun” olarak algılanabiliyor.Aslında bunu bir sorun olarak değil, bir içsel zenginlik olarak görmek lazım…Bence yapılması gereken bu zenginliği yok etmek ya da bastırmaya çalışmak yerine, onu en iyi şekilde yönetebilmek… Yetişkinlik dönemine sağlıklı bir biçimde taşıyabilmek…
Bu, sadece çocuk için değil, bu dünya ve ülke için de çok olumlu sonuçlar getirebilir: Dünyanın ve özellikle ülkemizin, zeki olmanın ötesinde, vicdanlı, duyarlı, iyi ahlaklı insanlara her zamankinden daha çok ihtiyacı var…