‘Üstün Zekalılar Öğretmenliği’ bölümü mezunları devlet okullarında sınıf öğretmeni olarak görev yapıyor. Neden?5

Bazı çocuklar, genleri, içinde bulundukları çevre ve yaşadıkları deneyimlerin etkileşimi sonucunda yaşıtlarına göre bir ya da daha fazla alanda çok daha ileri düzeyde olabilir. Bu çocuklara “üstün potansiyelli çocuklar” diyoruz.

“Üstün” sözcüğü talihsiz bir sözcük, çünkü bu çocuklara verilmesi gereken farklılaştırılmış eğitimin sanki bir avantaj ya da ayrıcalık olarak anlaşılmasına neden oluyor. Oysa herkesin gereksinimine uygun bir eğitim alması bir insanlık hakkı. Yaşıtlarından akademik olarak daha ileride bir çocuk neden bildiği şeyleri tekrar etmek zorunda kalsın? Neden yavaşlatılsın? Daha ileride olmak çocuğun suçu mu?

Hayır, bu çocuklar kendi başlarının çaresine bakamaz. Hayır, onlar kendilerini kurtarmış falan değil. Doğru yönlendirmeye muhtaçlar. Çok ciddi sosyal ve duygusal sorunlar yaşayabiliyorlar. Her çocuk gibi ilgiye, sevgiye, desteğe ve doğru yönlendirilmeye ihtiyaçları var.

Üstelik bu çocuklar ihtiyaçları doğrultusunda farklılaştırılmış bir müfredat olmadığında sıkıldıkları için, uyumsuz davranışlar sergileyip hak etmedikleri başka etiketlerle de yaftalanabiliyorlar.

Ülkemizde bu konuyla ilgili gerek anne babaların gerek öğretmenlerin bilinç düzeyi genel olarak düşük. Karşısındaki çocuğun potansiyelini anlayamayan, anlasa da ne yapacağını bilmeyen çok aile ve öğretmen var.

İşte Üstün Zekalıların Eğitimi Ana Bilim Dalı, Türkiye’de ilk kez Ekim 2002’de, İstanbul Üniversitesi, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Bölümü’nde bu gereksinimi karşılayacak öğretmenler yetiştirmek üzere kuruldu. İstanbul Üniversitesi’ni 2010 yılında Maltepe Üniversitesi ve 2012 yılında Yakın Doğu Üniversitesi “Üstün Zekalılar Öğretmenliği” bölümü izledi.
İzledi izlemesine, ancak bu bölümlerden mezun olan öğrenciler ne yapıyorlar?

Bölüm mezunları, konuyla ilgili okullarda değil, devlette sınıf öğretmeni olarak görev yapıyorlar. 2014 yılında yeniden yayınlanan yönetmelikte de durum devam ediyor. Öğretmenler bu durumdan büyük rahatsızlık duyuyorlar.

Neden?

ÜYÇAP (Üstün Yetenekli Çocukların Aile Platformu) geçtiğimiz hafta içinde üstün yetenek eğitimi bölümünden mezun öğretmenlerle görüşüp sıkıntılarını dinledi.

Özel yeteneğe sahip çocuklar tıpkı zihinsel engelli, işitme engelli, görme engelli çocuklar gibi özel eğitime ihtiyacı olan çocuklar olarak değerlendiriliyor  ve  tanılamaları Rehberlik Araştırma Merkezleri’nde (RAM’larda) yapılıyor. Tanılaması yapılan çocukların eğitim hayatlarına   devam ettikleri   okullarda; destek eğitim odalarında eğitim alma hakları var.
Öğrenciler daha sonraki süreçte 4.sınıftan itibaren kısaca BİLSEM olarak bilinen Bilim Sanat Merkezleri’ne başvurabiliyorlar ve sınavı kazanan çocuklar 5.sınıftan itibaren BİLSEM’lerde eğitim alabiliyor.

Ancak:
•    Bu süreçlerin hiçbirinde, alanı en iyi bilen ve üstün yeteneğin eğitimi konusunda öğrenim görmüş öğretmenler yok. Aileler bilinçsiz, çocuklar pek çok sorun yaşıyorlar. Bu sorunlardan faydalanan dernekler, vakıflar ve özel kurumların sayısı günden güne artıyor. Aileler yanlış bilgi ve yönlendirmelerle karşı karşıya kalıyorlar.

    •    RAM’larda zihin engelli, işitme engelli ve görme engelli öğrencilerin tanılaması sırasında bu alan mezunu öğretmenlerin kadroları varken ve tanılama sürecinde bu öğretmenler bulunurken, üstün yetenek öğretmenlerinin RAM’larda kadrosu yok: Bu durumun doğal sonucu olarak bir çok  çocuk yanlış tanı alabiliyor, aileler sahip oldukları haklar konusunda bilinçlendirilemiyor, üstün yetenekli tanısı almış çocuğun velisi telaş ve endişe içinde RAM’dan ayrılıyor.

Peki bu üstün yetenek eğitimi bölümünden mezun öğretmenler ne istiyorlar?

    •    Öncelikli olarak RAM’larda ve ilerleyen süreçte destek eğitim odalarında kadro istiyorlar. RAM’larda çalışmak, çocukların tanılama sürecinde bulunmak ve aileleri bilinçlendirmek istiyorlar. Bu şekilde RAM’lardaki kargaşadan faydalanan ve bunu kendileri için  avantaja çevirmeye çalışan kurumların, vakıfların ve derneklerin  bu süreçte  önüne geçeceklerine inanıyorlar.

    •    Ayrıca şu anda destek eğitim odalarında eğitim verecek öğretmenler üstün yetenekli çocukların özellikleri ve eğitim süreci hakkında yeterince bilgi sahibi değiller; destek eğitim odalarında eğitim alma hakkı olan çocuklara eğitim verecek öğretmenlerin eğitimi, eğitim sürecinin planlanması ve sürdürülmesi çok önemli. İlerleyen süreçte mezun sayısı arttıkça farklı  üniversitelerde de bu bölüm açıldığında  bölüm mezunları destek odalarında da değerlendirilebilirler.

Bu durumun devam etmesi; uzun vadede bölüme olan ilginin azalmasına  ve öğretmen niteliğinin düşmesine neden olabilir ki gidişat  bunu gösteriyor.

Üstün yetenek öğretmenleri üzerlerine düşen sorumluluklara yıllardır hazırlar, sadece görev verilmesini bekliyorlar.
Kendi ifadeleriyle, üstün yeteneğin eğitimi ile ilgili bölümlerden mezun olan öğretmenler, üstün potansiyelli çocuklara öğretmenlik yapmak istiyor…

Duruma çözüm getirecek üstün yetenekli yöneticiler var mı?

Olmalı. Bu durumu değiştirmek o kadar zor olmamalı. Bekliyoruz.