Empati neden çok önemli?

“Empati”, en basit ifadesiyle, kendini başkasının yerine koyabilme, karşındakinin hissettiklerini ya da düşündüklerini anlayabilme yetisi olarak tanımlanabilir.
Bir örnekle açıklamaya çalışayım: Bir keresinde bir arkadaşım kız arkadaşının doğum gününde ona kendisinin en sevdiği kitabı almıştı; ama kitap uçuk bir bilim kurgu kitabıydı ve kızın uçuk kaçık bilim kurgu romanlarından hiç hoşlanmadığını hepimiz biliyorduk. Ona onun seveceği bir kitap hediye etmek bir empati örneği olurdu. Bu, Anneler Günü’nde kadınlara mutfak ya da ev aleti almak gibi:  “Bak anne, sana elektrikli süpürge/mutfak robotu/ tost makinesi aldık, sevinç gözyaşlarını sil de bize çift kaşarlı bir tost yapıver!”. “Senin kadın olarak geleneksel rolün ev işi yapmak ve bize hizmet etmek” anlamına gelebilecek böyle bir hediye, her zaman kadının duygularına hitap eden, onun isteklerini ön plana koyan “empatik” bir hediye olmayabilir.
Duygusal zeka dediğimiz kavramın bir ayağını oluşturan empati, 21. yüzyılın en kritik becerilerinden biri olarak gösteriliyor ve gerek özel hayatta gerek iş hayatında “iyi ile müthiş” arasındaki farkı yaratan yetenek olduğunun altı çiziliyor.
Empati neden çok önemli?
Empati sahibi olmak daha iyi insan ilişkileri kurmayı, daha iyi bir takım oyuncusu olmayı, dünyaya daha zengin bir bakış açısından bakmayı sağlıyor. Başkalarının neyi neden yaptığını anlayabilen kişi, negatif durumlarla baş etmede de daha başarılı oluyor. Bunlar, işverenlerin de günümüz dünyasında aradığı temel özellikler. Empatinin iş dünyasında önem taşımasının bir diğer nedeni de, insanların ihtiyaçlarını anlayabilmek ve buna göre ürün ve hizmetler tasarlayabilmek için başlıca kural olması.
Empati aynı zamanda cesareti de körüklüyor. Yakın dönemde 11-13 yaşları arasında 900 çocukla yapılan bir araştırmada* araştırmacılar empati düzeyi yüksek olan çocukların, başka birine yöneltilen zorba davranışa karşı harekete geçme olasılığının daha yüksek olduğunu göstermiş. Bu tür “kurtarma” davranışı gösteren kişilerin aileleriyle yapılan bir araştırmada, anne ya da babadan en az birinin çevrede yardımsever bir insan olarak tanındığı görülmüş. Buradan çıkan sonuç şu: Bir çok davranışta olduğu gibi,  empatinin gelişmesinde de aile çok güçlü bir model teşkil ediyor.
İnsanın kendisiyle çok fazla meşgul olması empatiyi öldüren bir durum. Aslında kişi için de zararlı, çünkü dünyanın bütün sorunu kendi sorunlarından ibaretmiş gibi görüp gereğinden fazla endişe ve acı çekebilir. Sadece kendimize değil de başkalarının da problemlerine odaklandığımızda, sorun ettiğimiz şeylerin aslında o kadar da sorun olmadığını keşfedebiliriz, bu da hayata karşı daha güçlü durmamızı, daha geniş bir açıdan bakmamızı ve daha faydalı işler yapmamızı sağlayabilir. Örneğin ailesi tarafından el bebek gül bebek yetiştirilmiş, hep kendine odaklanmış, narsist bir erkek çocuğunun askere gitmesi, hayatında çok büyük bir şans olabilir; çünkü o güne kadar bilmediği bir dünyayı, bilmediği bakış açılarını görecek, sorun addettiği bazı şeylerin aslında sorun olmadığını, o güne kadar aslında çok rahat koşullarda yetiştiğini anlayabilecektir (tabii bazıları için bu durum askerden geri dönüp eski dünyasına tekrar adapte olana kadar sürer ).
Empati çok önemli. Ancak kısa bir süre önce University of Michigan’da yapılan bir araştırmada üniversite öğrencilerinin empati düzeyleri ile ilgili öz değerlendirmelerinde 1980’lerden itibaren ve özellikle son 10 yılda şiddetli bir düşüş olduğu ortaya konmuş**. Aynı dönemde, San Diego State University’de yapılan başka bir araştırma da, öğrencilerin narsisizm düzeylerinde de önemli bir artış olduğunu rapor ediyor. Yani başkalarını anlamaktan çok, kendilerine, odaklanmış bir gençlik yetişiyor. Facebook’ta gördüğümüz dudak büzmeli selfie patlaması buna somut bir örnek.
Bunun olası nedenleri arasında toplumdan kopuk bir yaşam tarzı, daha çok kendine dönük yaşama, (futbol takımından tutun politik partiye kadar) gruplara daha az katılım gibi durumlar gösteriliyor.
Bir diğer olası neden de, kitap okuma oranlarındaki düşüş. Okuma oranı genel olarak artmış olabilir; sonuçta herkes sosyal medya ve Internet’te daha çok bilgiye ve metne maruz kalıyor, ama okunan bilginin içeriği değişmiş durumda. Örneğin aynı araştırmaya göre, zevk için edebi eser okuyanların sayısı son 10 yılda ilk kez %50’nin altına inmiş durumda ve en büyük düşüş üniversite gençliğinde görülüyor.
Kitap okumayla empati arasındaki ilişki nedir? Raymond A. Mar’ın, Toronto’da York Üniversitesi’nde yürüttüğü bir araştırmada, okul öncesi çağdaki çocukların okuduğu hikaye sayısının başkalarının duygularını anlayabilme yeteneğini belirlediği ortaya konmuş. Mar, aynı zamanda, daha az kurgu eser okuyan yetişkinlerin daha az empati kurabildiklerini rapor ediyor.
Amerikalı yazar James Baldwin, “Dünyada acı çeken, kalbi kırılan bir siz varsınız diye düşünürken okuduğunuz bir kitapla her şey değişir. Kitaplar bana, bana en çok acı çektiren şeylerin, yaşayan ya da geçmişte yaşamış tüm insanlar için de geçerli olduğunu öğretti.” diyor. Okumak, dünyaya ve insanlara yepyeni açılardan bakmamızı sağlıyor. Başka birinin bilincine yerleşmemizi sağlayarak empati geliştirmemize olanak tanıyor.
 İyi haber, araştırmaların da ortaya koyduğu gibi, empati yeteneği geliştirilebilir. O halde çocuklarda empati duygusunu geliştirmek için neler yapabiliriz?
•    Yurtdışında, Roots of Empathy gibi kuruluşlar, ilkokul sınıflarına gerçek bebek getirerek öğrencilerin bebekle etkileşime geçmesini sağlıyor. Bebeklerle iletişime geçen çocukların sosyal becerilerinin ve empati becerilerinin arttığı kanıta dayalı çalışmalarla ortaya konmuş.  Kardeş sahibi olan çocuklar bu anlamda şanslı.
Gerçek bebek olmayan ortamda da bunu oyuncak bebeklerle oynayarak yapmak mümkün. Genel olarak çocuklara oyuncak ve giysi seçerken klişelerden uzak durmak önemli: Erkek çocuğunuz varsa, ona arabanın, topun yanında oyuncak bebek de almaktan çekinmeyin. Çocuk, bir yetişkininin de model teşkil ettiği bir ortamda oyuncak bebekle oynayarak; bebeği giydirme, besleme, ona bakma gibi duygusal gelişim sağlayacak davranışları sergileyerek, empati duygusunu geliştirebilir. Erkek adam bebekle oynamaz gibi bir klişeyle hareket etmek, empati yeteneğini geliştirmek adına bir fırsatı kaçırmak olabilir. Kız çocuklarına da aksiyon oyuncakları ya da arabalar almak, farklı dünyaları ve bakış açılarını deneyimlemelerini ve geliştirmelerini sağlayacaktır. Erkekler Mars’tan kadınlar Venüs’ten diye düşünülüyorsa, o zaman erken yaşlardan itibaren kız çocuklarına Mars’ı erkeklere de Venüs’ü gezdirmekte fayda var.
•    Oyun oynamak, çocukların hayal güçlerini devreye sokarak farklı kişiliklere bürünmeleri, problem çözmeleri, duygularla baş etme mekanizmalarını test etmeleri, başkalarının bakış açılarından bakmalarına ortam yarattığından, empati geliştirmede kritik rol oynar. Ayrıca çocuklar paylaşmayı, sırayla hareket etmeyi, işbirliğini de oyun sırasında öğrenirler.
•    Hikaye kitapları okumanın empatiyi geliştirdiği araştırmalarla kanıtlanmış. Kitap okuyan çocuk, dünyayı başkalarını gözlerinden görmeyi öğreniyor. Örneğin çocuğunuzla birlikte resimli kitaplar okuyup, karakterlerin beden dilini, yüz ifadelerini, duygularını birlikte çözümleyebilirsiniz. Kitap okurken ara ara durarak “Sence kahraman böyle olunca ne hissetmiştir? Sen olsan nasıl hissederdin? Bu karakter kendini daha iyi hissetmek için ne yapabilir?” gibi sorular sorabilirsiniz.
•    Çocukların, kendilerinden daha az şanslı insanlara yardım etmeleri için fırsatlar oluşturabilirsiniz. Örneğin, oyuncaklarını ya da kitaplarını Doğu’daki arkadaşlarına ya da bu olanaklara sahip olmayan çevredeki çocuklara göndermek, görme engeli olmayan çocukların görme engeli olan kişiler için kitap okuması, huzurevinde yaşlıları ziyaret etmek, işaret dili öğrenmek, bir felaketten zarar gören insanlara kendi kapasitesinde yardım etmesini sağlamak gibi…
•    Görme engelli rehberler eşliğinde İstanbul’u görme engelli biri gibi gezme deneyimi yaşatan Karanlıkta Diyalog gibi (http://www.dialogistanbul.com/karanlikta-diyalog-nedir), empati geliştirmeye odaklı sergilere ziyarette bulunabilir veya yaratıcılığınızı kullanarak benzer deneyimleri kendiniz oluşturabilirsiniz.,
•    Çocuğa yargılamadan dinleme becerisi kazandırmak, empati duygusunun gelişmesinde çok önemli.  Ernest Hemingway, “İnsanlar konuştuğunda, tamamen dinleyin. Çoğu insan asla karşısındakini dinlemiyor” diyor. Bunun için de önce siz, çocuğunuzu yargılamadan sadece dinleyin…
•    Bir de sürekli “selfie” çekmek yerine, başkalarının duygularını yakalamaya çalışan “empatik çekimler” yapmak güzel bir başlangıç olabilir…
*Abbot, N. & Cameron, L. (2014). What Makes a Young Assertive Bystander? The Effect of Intergroup Contact, Empathy, Cultural Openness, and In-Group Bias on Assertive Bystander Intervention Intentions. Journal of Social Issues, 70/1, 167-182.
** Konrath, S.H.; O’Brien, E. H. & Hsing, C. (2010). Changes in Dispositional Empathy in American College Students Over
Time: A Meta-Analysis Review
Personality and Social Psychology,
http://www.sitemaker.umich.edu/eob/files/empathy2011.pdf